NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
204 - (773) وحدثنا
عثمان بن أبي
شيبة وإسحاق
بن إبراهيم. كلاهما
عن جرير. قال
عثمان: حدثنا
جرير عن الأعمش،
عن أبي وائل.
قال: قال
عبدالله:
صليت مع
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
فأطال حتى
هممت بأمر
سوء. قال قيل:
وما هممت به؟
قال: هممت أن
أجلس وأدعه.
{204}
Bize, Osman b. Ebî Şeybe
ile İshâk b. İbrâhîm ikisi birden Cerîr'den rivayet ettiler. Osman Dediki:
Bize, Cerîr, A'meş'den, e da Ebû Vâil'den naklen rivayet etti. Ebû Vâil şöyle
demiş: Abdullah Dediki:
Ben Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikde namaz kıldım. Kırâatı o kadar uzattı
ki, ben bir edepsizlik yapmayı düşündüm.
— Ona ne yapmak istedin? dediler.
— Oturup onu (yalnız) bırakmayı düşündüm, dedi.
(773) وحدثناه
إسماعيل بن
الخليل وسويد
بن سعيد عن علي
بن مسهر، عن
الأعمش، بهذا
الإسناد،
مثله.
{….}
Bize, İsmaîl b. Halil
[83] ile Süveyd b. Saîd, Alîyü'bnü Müshir'-den, o da A'meş'den bu isnâdla, bu
hadîsin mislini rivayet ettiler.
İzah:
«Ben, içimden bütün
sûreyi bir rek'âtda okuyacak dedim...» cümlesindeki rek'âtdan murâd, namazdır.
Hz. Huzeyfe'nin içinden geçen de bu sûre ile iki rek'âtlık bir namazı
kılmasıdır. Yâni o uzun sûreyi iki rek'âta böleceğini sanmışdır.
Nevevî bu te'vîli zarurî
görüyor. Cümlenin bundan sonraki kısmının ancak bu suretle düzeleceğini
söylüyor.
«Sonra devam etti.»
cümlesinden murâd sûrenin ekserisini okumasıdir. Hattâ kendisinde Sûre-i
Bakara'yi ilk rek'âtda okuyacak zannı
hâsıl olmuşdur. Fakat Resûl-i Zîşân (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz
Bakara sûresini bitirince rükû' etmemiş; arkasından Sûre-i Nisa'yi, onun
arkasından sûre-i Âl-i Imrân'i okumuşdur.
Kaadı îyâz : «Bu
hadîsde (Sûrelerin tertibi, müslümanların içtihadı ile olmuşdur. Nebi (Sallallahu
Aleyhi re Sellem}'den değildir. O, bu işi vefatından sonra ümmetine
birakmışdır.) diyenlere delîl vardır. İmam Mâlikle cumhûr-u ulemânın kavli de
budur. Kaadî Ebû Bekr-i Bâkıllânî dahî bu kavli ihtiyar etmişdir...» diyor.
Kaadî îyâz bu babda
sözü hayli uzatmış; ve sûrelerin tertibi ümmetin içtihadı ile yapıldığını fakat
her sûredeki âyetlerin tertibi Allah tarafından bu gün görüldüğü şekilde
tevkîfî olduğunu söylemiş, bu husûsda Ulemâ arasında hîlâf bulunmadığını;
ümmetin bu mes'eleyi Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den. böylece
naklettiğini hildirmişdir.
Yine Kaadî 'nin
beyânına göre: «sûrelerin tertibi, tevkifidir. Onların yerlerini Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bildirmişdir. Netekim Hz. Osman'in yazdırdığı
mushafla^da da bu tertibe riâyet edilmişdir...» diyenler Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in buradaki namazında evvelâ Nisa' sonra Âl-i Imrân sûresini
okumasını tertip bildirilmezden önce olmuşdur; diye te'vil ederler.
Zâten Hz. (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Ubeyy'in mushafında bu iki sûre, Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in okuduğu şekilde tertîb edilmişdir.
Ebû Vâil hadîsini
Buhârî «Kîtâbu't-Teheccüd» de; Tirmizî «Kitâbü's-Şemâil» de; îbni Mâce dahî
«Kitâbu's-Salât» da muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.
Namazda oturarak Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellemj'i yalnız başına ayakta bırakmak isteyen Abdullah,
Hz. îbni Mes'ûd'dur.
Nafile namazı ayakta
durmaya kudreti varken oturarak kılmak caiz olduğu hâlde Hz. Abdullah b.
Mes'ûd'un buna edepsizlik demesi, Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
muhalefet etmiş olacağındandir.